Sisten sonrası ve OSB’lerin jeolojistik avantajları

Sisten sonrası ve OSB’lerin jeolojistik avantajları

Şüphesiz ki insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşamaktayız.

Bundan önceki, veba, verem, grip gibi dünyayı etkisine alan salgınlar arkalarında büyük yıkımlar bıraktı. Ancak, her şeye muktedir olduğumuzu düşündüğümüz teknoloji ve hız çağında 11 milyondan fazla insanı enfekte eden Covit-19 virüsü acizliğimizi de yüzümüze vurmuş oldu.

Bilim adamlarına göre 10 milyon insanı enfekte edecek bu virüsün ağırlığı sadece 3 gram.

3gr virüsün yaptığı yıkım, savaşlar ve önceki salgınlarla kıyaslanamayacak kadar büyük. Dünyanın bütün bilim adamları, hiper hızlı bilgisayarlar ve en gelişmiş laboratuvarlar gece gündüz bütün imkanlarını seferber etmesine rağmen virüsün yıkıcılığını önleyemediler. Bir aşının veya ilacın da bulunması henüz yakın görünmüyor.

Ekonomik Yıkım

Salgının yıkım gücü en çok da ekonomiyi vurdu.

Dünya top yekûn küçülürken, üretim çarkları bugüne kadar hiç olmadığı şekilde birden durdu, insanlar evlerine hapis olmak zorunda kaldı. Sanki tüm dünya Spielberg’in filim seti gibi.

Yitirilen yüzbinlerce Can ve ardında bıraktığı ekonomik enkaz önümüzdeki süreçte insanlık tarihinde bir kırılma noktası oluşturacak güçte.

Felaketlerden Fırsat Çıkarmak

Bazen felaketler yeni fırsatları da beraberinde getirir.

Yaşadığımız virüs salgını dünyadaki üretim ve lojistik ekonomisini ciddi şekilde değiştirecek. İnsanların yaşam tarzları ve alışkanlıkları farklı noktalara evrilecek, Y kuşağı biterken Z kuşağı yerini Q kuşağına bırakacak.

Daha Pandeminin Çin, hatta Wuhan sınırlarında olduğu günlerde, irtibatlı olduğumuz pek çok uluslararası marka ve şirketlerin, üst ve orta düzey yetkilileri ile görüşmüş o günlerde endişelerine bizzat şahit olmuştum.

Dünya devi bir şirketin 50 den fazla ülkedeki üretim ağını yöneten bir dostum, endişesini ifade ederken; Bütün yumurtaları aynı sepette tutmanın felaketini yaşamak üzeriyiz, acil olarak yumurtaları farklı sepetlere dağıtmalıyız, aksi takdirde sürecin sonunda tedarik ve dağıtım ağını yitirmiş bir dünya devi olacağız” demişti.

Salgın ile global üretim ve dağıtım yapan firmaların nasıl bir- bir fabrikalarını kapatmak zorunda kaldıklarını, domino etkisi ile üretim çarklarının durduğunu, en basit lojistik aktarmaların ve dağıtımların yapılamadığını hep birlikte gördük ve yaşadık.

Ofislerin kapanıp, çalışma hayatının evlere hapsolduğu Y ve Z kuşağının ise kapı ardına çekildiğine şahit olduk.

Dünyanın ve Ülkemizin lokomotif sektörleri hammadde tedarik edemedikleri, lojistik zincirini aktif tutamadıkları için bir anda kapılarına kilit vurmak zorunda kaldılar. Bazı fabrikalarımızda çıkan birkaç virüs vakası bile, fabrikaların kapanıp, binlerce çalışanın aileleri ile birlikte karantina atında alınması ile sonuçlandı.

Dünya hazırlıksız yakalandı.

Bireyler, Şirketler, Organizasyonlar ve Hükümetler….

Olayı sadece bir virüs ve o virüsün yaptığı hastalıktan ibaret değerlendirenler, sürecin en çok kaybedenleri oldu.

1 gramın trilyonda biri büyüklüğündeki virüsün verdiği ekonomik hasar, global ekonomide her gün yenilenen verilerle %7’lerden %11’e kadar çıktı. Muhtemeldir ki işsizlik çarpanı ile global küçülme 2020 sonuna doğru Batı Ekonomilerinde %15, Gelişmekte olan ülkelerde ise %25’i bulacak görünüyor. Bu yıkıcı hasar, 1. ve 2. dünya savaşlarının ekonomik yıkımını şimdiden 2 kat aşmış durumda.

Sisten Sonrasını Planlamak

Bir sis bulutunun içindeyiz. Hem biz, hem dünya.

Sisten sonrasını en hızlı ve en efektif planlayanlar, yeni gelecekteki ekonomik sistemde bir adım önde olacak.

Sisin en yoğun olduğu günlerde bile sağlık sistemimizin muazzam hazırlığı ve planlı çalışması karanlıkta en az hasar gören ülkelerin başında olmamızı sağladı. Şimdi JeoLojistik avantajımızı öne çıkararak, Üretim Ekonomisine olan yatkınlığımızı dünya devlerine bir tercih olarak sunmalıyız.

Hiç şüphesiz, yumurtaları farklı sepetlere dağıtmak için arayış içinde olan global markalara, üretim, tedarik, montaj, depolama, dağıtım ve lojistik avantajlarımızı göstermeliyiz.

JeoLojistik OSB’ler

Türkiye’deki Organize Sanayi Bölgeleri modern alt yapıları, üretim tecrübeleri ve her şeyden önemlisi global Pazarlar için, hammadde, tedarik ve üretim üçgeninde olmaları nedeni ile JeoLojistik avantajı maksimum öne çıkan üretim ve ihracat üstleridir.

Bugün Organize Sanayi Bölgelerimiz gerekli talepleri karşılayamamakta, yeni kurulan bölgelerde ise sanayiciler ağır arazi ve altyapı maliyetleri nedeni ile işlerini büyütememektedir.

Virüs felaketinden çıkış tedbirleri içinde, hükümetimizin turizm alanında başlattığı çalışmanın benzeri Üretim Ekonomimizin şah damarı olan Organize Sanayi Bölgelerimiz için de yapılıp, bakanlıkların koordinesinde bir RoadShow a dönüştürülmesi, JeoLojistik farkımızın dünyaya sunulması zamanıdır.

İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri ile yüzleşirken, geleceğe yönelik yeni ekonomi planlamasının bir parçası olmalıyız. Organize Sanayi Bölgelerimizin, ülkemizin üretim, istihdam ve ihracat gücü olmalı ve bu güçle de Yeni Dünyada Yeni Ekonominin etkin bir parçası olmalıdır.


Haberi Paylaş: https://namehaber.com/?p=924

Genel