Yaşamak Suçu…

Kaçtıklarımız ve kovaladıklarımız arasında bir hayat…

Elden ayaktan düşmeden göğüslenen bir bitiş çizgisi de yok!

Adına “yaşamak” dediğimiz mücadele belki de “hakikat”…

İnsan kaçtığı ya da kovaladıklarının kölesi haline gelebiliyor.

Belki de şairin ” yaşamak suçu *” dediği buydu kim bilir?

*

İnsan kaçarken de kovalarken de sendeleyebilir ya da düşebilir .

Düştükten sonra kalkabilir yola devam edebilir.

Düştüğü yerde kalabilir. Elinden tutup yardım edilebilir . Hepsi mümkündür.

Düşeni tutabilirsiniz, tutup kaldırabilirsiniz …

Düşen, kalkabilir elbet!

Ama!

Düşmek isteyene ne yapabilirsiniz?

*

Kaçtıklarımız ve kovaladıklarımız arasında,

Niyetlerimiz ve heveslerimiz arasındaki kadar flu bir alan var!

Takat kesildiğinde belirginleşen , her şeyi belirleyen …

İnsan o alana neleri yerleştirdiyse

Muhtaç olduğu tüm dermanı bunlardan sağlayabilir.

İhtiyaclara muhtacız ve muhtaç olduklarımıza ihtiyaç duyarız.

İhtiyaclara ihtiyaç duyan bir insanlık altı üstü insanın yeryüzündeki serüvenin özü.

*

“İnsan kendine teklif edileni reddetmek ile tekellüf( garanti ) edilenin de peşinde koşmak suretiyle ahiret ve dünyasını mahvediyor ” denmiştir bu topraklardaki Güneş’in altında.

Hayatın döngüselliği düşünüldüğünde, Kocaman bir ah olarak oturmuyor mu içinize?

*( Münacaat/ İ.Özel)

LAL:

Bir çayın soğuduğu kadarcık vakitte bir insan kalbinin soğuduğunu gördüm! O günden beri vaktin hünerine hayranım!

Nimet ER – NAME HABER


Haberi Paylaş: https://namehaber.com/?p=974

, ,
Genel