Cumhurbaşkanının ikinci kez seçilmesi… Bir kısır tartışma
Erdoğan, 2018’deki Anayasa değişikliğine göre 101. madde çerçevesinde aday oldu ve şu an ilk 5 yıllık dönemini icra ediyor. 5+5 yıl görev yapabilme imkanı sürüyor. Mevcut Anayasal hükümler gereği daha erken bir tarihte seçimler yapılmadığı takdirde, 2023’te yapılacak seçimlerde 2. dönem için aday olabilecek. Yönetim sistemi değişikliğinden sonraki “Cumhurbaşkanı”nın, parlamenter sistemdeki “Cumhurbaşkanı” ile tek ortaklığı, isim benzerliğidir. “İsim benzerliği” üzerinden 24 Haziran’daki seçimin Sayın Erdoğan’ın “2. Başkanlık seçimi” gibi yansıtma oyunu oynandığı açıktır.
Son dönemde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Haziran 2023’te yapılacak seçimde yeniden aday olup olamayacağı yönünde “kısır” bir tartışma yürütülmektedir. Bir kesimin Erdoğan karşıtlığı, konunun metodoloji ile incelenmesi ve yorumlanmasına engel olmakta. İsterseniz gelin bu konudaki gerçeklere hep beraber bakalım.
Tartışmak mantıksız
Öncelikle 16 Nisan 2017 tarihinden sonrası için kabul edilen yeni yönetim sistemiyle, bu değişiklik öncesindeki eski sisteme göre seçilen Cumhurbaşkanı, kendi iradesi dışında görev süresini tamamlayamamıştır. Ardından yeni yönetim sistemine göre aday olmuş ve halk oylamasıyla kabul edilen yeni sistemde “birinci kez” Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Haliyle “yeniden adaylığın” tartışılması hem hukuken hem de mantıken doğru değildir.
Ayrıca Anayasa Değişikliği Hakkında 6771 sayılı Kanun’un (md. 18/b) 101 ve 102’nci maddelerinde yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe girer. Bu hüküm gereğince ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvim, 30 Nisan 2018 tarihinde başladığından, 101. maddenin yeni halinde yer alan “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü de 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan ilk seçimle birlikte devreye girmiştir.
Cumhurbaşkanı, dört yıl boyunca yürürlükteki Anayasanın değişikliğinden önceki 102. madde doğrultusunda görev icra etmiştir. 24 Haziran 2018’de ise 2017 Anayasa değişikliğine göre 101. madde çerçevesinde aday olmuş ve şu an ilk beş yıllık dönemini icra etmektedir. Dolayısıyla 2018’deki seçim, Cumhurbaşkanı’nın ilk Başkanlık seçim olup sayın Erdoğan, 2023 seçimlerinde “üçüncü kez” değil, yeni düzen ve o düzenin kurallarına göre “ikinci kez” aday olacaktır.
Karşıt görüş bildirenlerin aksine; Anayasada bir geçici hükmün varlığı aranmaksızın ve bir değişikliğe gidilmeksizin, Cumhurbaşkanının tekrar aday olup seçilmesinin önünde hukuki bir engel bulunmadığı sonucu çok açıktır. Yine “aday olamaz” diyenlerin en çok üzerinde durduğu, Cumhurbaşkanı’nın yemin içeriğinin değiştirilmemiş olması. Bu konuda da anayasada tekrar aday olup olmamasına veya seçilip seçilemeyeceğine ilişkin bağlayıcı hüküm yoktur.
Hükümet modeli değişti
2017 Anayasa değişikliği ile makamın adı da değişseydi belki de bu iddialar hiç gündeme gelmeyecekti. Devletin devamlılığına vurgu maksadıyla ve mevcut kurumların meşruiyetinde devamlılık gerektiğinden yeni sisteme de “Cumhurbaşkanlığı” denilmiştir. Ancak Türkiye’de hükümet modeli değişmiştir. Önceki sistemde devletin birliğini temsil etmesi ile yeni sistemde devleti yönetmesi farklı görevlerdir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı makamının aynı zamanda Anayasal statüsü değiştirilmiş ve yeni sistemle Başkanlık statüsü getirilmiştir. “Cumhurbaşkanı” ifadesi korunmuş olsa da, Cumhurbaşkanlığı makamının Anayasal statüsü değiştirilmiş ve yeni sistemle Başkanlık statüsü getirilmiştir. Yeni bir düzenleme yapılmış olması ve kanunların geriye yürümeyeceği ilkesi gereği, eski sistemde yerine getirilmiş Cumhurbaşkanlığı görevinin yeni sistemdeki Cumhurbaşkanı döneminden sayılması hukuken mümkün değildir.
Anayasamızın 101 ve 102’inci maddelerinin değiştirilmesi ile yeni bir koşul getirilmiştir. Bu nedenle, mevcut Cumhurbaşkanının durumunu yeni Anayasal statüsü üzerinden değerlendirmek gerekir. Eski statü kadük olmuştur. Erdoğan yürürlükteki Anayasa hükmüne göre 2023 de değil 2028’de aday olamaz.
2007’de de tartışılmıştı
Benzer tartışmalar 2007 yılında anayasa değişikliği sonrası Abdullah Gül’ün adaylığı için de yaşanmıştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Anayasa Mahkemesi toplantı yeter sayısı için “367”yi zorunlu görmesi üzerine seçim yapılamadı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ve görev süresinin 5 yıl olmasını sağlayan Anayasa değişikliği (5678 sayılı kanun) Meclis’te kabul edildi (31.05.2007). Halkoyu ile Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmadan önce TBMM’de erken seçim kararı alındı ve seçimler yapıldı (22.07.2007). Seçim sonrası oluşan Meclis, Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçti (28.08.2007).
5678 sayılı kanun ise 31.10.2007’de yürürlüğe girmesiyle Gül, yeni sistem devreye girmeden önce Cumhurbaşkanı seçilmiş oldu. 2012 yılına gelindiğinde 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun Geçici 1. maddesi ile Gül’ün görev süresinin 7 yıl olduğu ve iki defa seçilebilme hakkından yararlanamayacağı hükme bağlanmak istenmişti. Bu hükmün iptaline ilişkin açılan davada Anayasa Mahkemesi, eski Cumhurbaşkanının görev süresinin önceki Anayasa’ya göre 7 yıl olduğuna, ancak iki defa seçilme hakkı yönünden yeni Anayasa hükmüne tabi olduğuna karar vermişti. Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ilişkin iptal talebini red gerekçesi şöyledir:
“Anayasa’nın değişik 101. maddesinde Cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl olduğu hükmü yer almaktadır. Bu hükmün yürürlüğe girmesinden sonra halkoyu ile seçilecek cumhurbaşkanları açısından görev süresinin beş yıl olduğu konusunda bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak aynı şeyi değişiklik yürürlüğe girmeden önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmiş olan 11. Cumhurbaşkanının görev süresi bakımından söylemek mümkün değildir. Zira Anayasa’nın önceki 101. maddesinde Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce yedi yıllık bir süre için seçileceği öngörülmüştür. 11. Cumhurbaşkanı bu kurala göre seçilmiş olup seçimiyle birlikte görev süresi de belirlenmiştir. Anayasa değişikliğine ilişkin 5678 sayılı Kanun’da 11. Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin özel bir düzenleme yer almadığından Anayasa’da yapılan bu değişiklikle 11. Cumhurbaşkanının görev süresinin kısaltıldığı sonucuna varılamaz. Görev süresinin kısaltıldığına ilişkin bir düzenleme olmadığına göre 11. Cumhurbaşkanının görev süresi Anayasa’ya göre yedi yıldır. İptali istenen düzenlemede de 11. Cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl olduğu vurgulanarak konuya açıklık getirilmiştir”
5+5 görev hakkı var
Böylece AYM, mevcut Cumhurbaşkanlarının sonradan yapılan Anayasal değişikliklerinde (istisnai bir düzenleme olmadıkça) görev süresi bakımından yapılan kısaltmaların geçerli olmadığına hükmetmiş olmaktadır. Üstelik değişen sadece seçim yöntemiydi, statü, görev ve yetki değişimi yapılmamıştı.
2017 Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı’nın seçilme dönemleri de dahil tüm hükümet sistemi kapsamında önemli değişiklikler oldu. Bu değişiklikle, 6271 sayılı kanunun Geçici 1/(2). fıkrası hakkında AYM’nin yaptığı değerlendirmeye benzer bir şekilde, “ileriye yönelik geçerli olacak şekilde” yeni bir Anayasal statü ve süreç başlamıştır.
Dolayısıyla mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, 2017 Anayasa değişikliği sonrasında yapılan ilk seçimlerde (24.06.2018) seçilmiş, halen de yeni statüdeki ilk dönem görevini yapmaktadır. Erdoğan, 2014’te başlayan ve 4 yıl süren Cumhurbaşkanlığı’nda Anayasa değişikliğinden önceki 102. madde doğrultusunda görev icra etmiştir. 2018’de ise Anayasa değişikliğine göre 101. madde çerçevesinde aday oldu ve şu an ilk 5 yıllık dönemini icra ediyor. Özetle 5+5 yıl görev yapabilme imkanı sürüyor. Erdoğan, mevcut Anayasal hükümler gereği daha erken bir tarihte seçimler yapılmadığı takdirde, 2023’te yapılacak seçimlerde 2. dönem için aday olabilecektir.
Bunu aslında muhalefet de Anayasa değişikliği görüşmelerinde dile getirmişti. 2017 Anayasa değişikliği görüşmelerinde CHP’nin ilgili maddeye ilişkin tutumu da kayda geçmişti. Anayasa Komisyonu’ndaki tartışmalarda CHP’liler, “Recep Tayyip Erdoğan’ı 3. kez seçtirmek için 2028’de erken seçim kararı alarak yeniden aday olmasını istiyorsunuz” diyerek itirazlarda bulunmuşlardı. Şimdi ise fikir değiştirmiş görünüyorlar. Anayasa değişikliği yoluna da taş koymak istemiş ve “Anayasayı kurucu meclis yapar” demişlerdi. Bu tutmayınca “Anayasa yüzde kaç oyla kabul edilebilmeli” tartışması bile başlatılmıştı.
Kriz beklentisi
Cumhur İttifakı’nı erken seçime zorlamayı hedefleyen bu iddiaların sahipleri de aslında iddialarından bir sonuç çıkmasını beklemiyorlar. Erdoğan’ı sandıkta yenemeyince o sandığa ulaşmasını engellemeyi deniyorlar. “367” bahanesi gibi yeni bir kriz ortamı beklentisinden başka bir şey değil bu.
Türkiye’de şu anda erken seçimler olmasın, bunlar tartışılmasın diye getirilen bir hükümet sistemi var. Erken seçim tartışmaları eski parlamenter sistem alışkanlığı idi. Çünkü o dönemde TBMM’de nitelikli karar yeter sayısı aranmıyordu. Yeni sistemle bu zorlaştırıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin temelinde seçim dönemlerinin mümkün olduğu kadar sabit olması vardır.
Sonuç olarak; yönetim sistemi değişikliğinden sonraki “Cumhurbaşkanı”nın, parlamenter sistemdeki “Cumhurbaşkanı” ile tek ortaklığı, isim benzerliğidir. “İsim benzerliği” üzerinden 24 Haziran’daki seçimin Sayın Erdoğan’ın “2. Başkanlık seçimi” gibi yansıtma oyunu oynandığı açıktır.
Av. ŞENGÜL KARSLI – NAME HABER
Haberi Paylaş: https://namehaber.com/?p=1081
2023 Seçimleri, Anayasa, Anayasa Değişikliği, Anayasa Mahkemesi, Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhurbaşkanı Adaylığı, Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Adaylığı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, Erdoğan, Erken Seçim, Güncel, Gündem, Haber, Haberler, Parlamenter Sistem, Recep Tayyip Erdoğan, siyasetGenel, Türkiye